اَلْخَزْعَالُ [el-ḣazʹâl] (ḣâ’nın fethiyle) Aksaklığa denir; yukâlu: نَاقَةٌ بِهَا خَزْعَالٌ أَيْ ظَلْعٌ Ve kelâm-ı ʹArabda fâ΄ü’l-fiʹli meftûh فَعْلَالٌ [faʹlâl] vezni, muzâʹaf olanlardan gayrıda yoktur, illâ هَمَّانُ [hemmân] خَزْعَالٌ [ḣazʹâl] ve قَسْطَالٌ [ḵasṯâl] ve خَرْطَالٌ [ḣarṯâl] kelimeleri vardır.
اَلْخَزْعَالُ [el-ḣazʹâl] (ḣâ’nın fethi ve zâ’nın sükûnuyla) Aksamak. Ferrâ eyitti: Kelâm-ı ʹArabda فَعْلَالٌ yoktur, meftûhu’l-fâ΄ muzâʹaf olanlardan gayrı illâ bir kelime ki o خَزْعَالٌ [ḣazʹâl]dir; yukâlu: نَاقَةٌ خَزْعَالٌ إِذَا كَانَ بِهَا ظَلْعٌ Ve Šaʹleb قَهْقَارٌ [ḵahḵâr] kelimesin ziyâde kıldı, geri dönmek maʹnâsına. Ve sâ΄ir nâs ona muhâlefet kılıp قَهْقَارٌ kelimesi değildir lisân-ı ʹArabda cârî olan belki قَهْقَرٌّ [ḵahḵarr]dir dediler. Ve Ebû Mâlik dahi قَسْطَالٌ [ḵasṯâl]i ziyâde kıldı ki قَسْطَالٌ [ḵasṯâl] gubâra derler ammâ muzâʹafta فَعْلَال [faʹlâl] vezni çoktur, زَلْزَال [zelzâl] قَلْقَال [ḵalḵâl] gibi. Ve قَلْقَال [ḵalḵâl] tahrîk maʹnâsından ismdir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı