اَلدَّسُّ [ed-dess] (dâl’ın fethi ve sîn’in teşdîdiyle) ve
اَلدِّسِّيسَى [ed-dissîsâ] (خِصِّيصَى [ḣiṡṡîṡâ] vezninde) Bir nesneyi bir nesnenin altına defn ile ihfâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: دَسَّ الشَّيْءَ فِي التُّرَابِ دَسًّا وَدِسِّيسَى مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا أَخْفَاهُ وَدَفَنَهُ تَحْتَهُ
اَلدَّسُّ [ed-dess] (dâl’ın fethi ve sîn’in teşdîdiyle) Devenin koltuklarına katran sürmek; yukâlu: دُسَّ الْبَعِيرُ إِذَا طُلِيَ بِالْهِنَاءَ فِي مَسَاعِرِهِ Ve minhu’l-meselu: “لَيْسَ الْهِنَاءُ بِالدَّسِّ” Yaʹnî “Baʹzı yere katran sürmek cümleye vefâ etmez.” Ve
دَسٌّ [dess] Bir nesneyi toprağı gömmeğe dahi derler; tekûlu: دَسَسْتُ الشَّيْءَ فِي التُّرَابِ إِذَا أَخْفَيْتَهُ فِيهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı