اَلدَّقُّ [ed-daḵḵ] (dâl’ın fethi ve ḵâf’ın teşdîdiyle) Bir nesneyi kırıp ufatmak, ʹalâ-kavlin dövüp ufatmak maʹnâsınadır, un ve biber ve karanfil makûlesini dövüp ufattıkları gibi; yukâlu: دَقَّهُ دَقًّا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا كَسَرَهُ أَوْ ضَرَبَهُ فَهَشَمَهُ Ve bir nesneyi izhâr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: دَقَّ الشَّيْءَ إِذَا أَظْهَرَهُ
اَلدِّقُّ [ed-diḵḵ] (dâl’ın kesriyle) Bu dahi ince nesneye denir. Ve minhu حُمَّى الدِّقِّ [ḩumme’d-diḵḵ]; Türkîde ona ince ağrı taʹbîr ederler.
اَلدَّقُّ [ed-daḵḵ] (dâl’ın fethiyle) Bir nesneyi döğmek, سَحْقٌ [saḩḵ] maʹnâsına.
اَلدِّقُّ [ed-diḵḵ] (dâl’ın kesriyle) Bi-maʹnâhu eyzan; ve minhu حُمَّى الدِّقِّ Ve
دِقٌّ [diḵḵ] Gâh olur az nesne mahallinde dahi istiʹmâl olunur; yukâlu: أَخَذْتُ جِلَّهُ وَدِقَّهُ كَمَا يُقَالُ أَخَذْتُ قَلِيلَهُ وَكَثِيرَهُ Yaʹnî “Kalının ve incesin ahz ettim” ki maksûd azın ve çoğın aldım demek olur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı