اَلذَّهْلُ [ež-žehl] (أَهْلٌ [ehl] vezninde) ve
اَلذُّهُولُ [ež-žuhûl] (شُمُولٌ [şumûl] vezninde) Bir nesneyi kasden unutur gibi terk eylemek maʹnâsınadır, ʹalâ-kavlin meşgûliyyet sebebiyle gaflet edip unutmak yâhûd ülfetinden bi’l-külliyye hâtırı fârig ve âzâde kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: ذَهَلَهُ وَذَهَلَ عَنْهُ ذَهْلًا وَذُهُولًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا تَرَكَهُ عَلَى عَمْدٍ أَوْ نَسِيَهُ لِشُغْلٍ أَوْ هُوَ السُّلُوُّ وَطِيبُ النَّفْسِ عَنِ الْإِلْفِ Ve
ذَهْلٌ [žehl] (žâl’ın fethi ve zammıyla) Geceden bir sâʹate denir; yukâlu: جَاءَ بَعْدَ ذَهْلٍ مِنَ اللَّيْلِ أَيْ سَاعَةٍ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı