اَلسَّدَرُ [es-seder] (fethateynle) ve
اَلسَّدَارَةُ [es-sedâret] (صَدَارَةٌ [ṡadâret] vezninde) Sergeşte ve hayrân olmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَدِرَ الرَّجُلُ سَدَرًا أَوْ سَدَارَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا تَحَيَّرَ Ve şiddet-i harâretten deve kısmının gözleri dumanlanıp görmez olmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَدِرَ الْبَعِيرُ إِذَا تَحَيَّرَ بَصَرُهُ مِنْ شِدَّةِ الْحَرِّ
اَلسَّدَارَةُ [es-sedâret] (sîn’in fethiyle) Harâretten göz mütehayyir olmak; yukâlu: سَدِرَ الْبَصَرُ سَدَرًا وَسَدَارَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ أَيْ تَحَيَّرَ مِنْ شِدَّةِ الْحَرِّ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı