es-suddet ~ اَلسُّدَّةُ

Kamus-ı Muhit - السدة maddesi

اَلسُّدَّةُ [es-suddet] (sîn’in zammıyla) Konağın kapusuna denir, بَابُ الدَّارِ [bâbu’d-dâr] maʹnâsına, sedd olunur olduğu için. Cemʹi سُدَدٌ [suded] gelir صُرَدٌ [ṡured] vezninde. İmâm-ı meşhûr İsmâʹîl el-Kûfî es-Suddî, Mescid-i Kûfe’nin kapısı eşiğinde nisvân nikâbları beyʹ eylemekle سُدَّةٌ [suddet]e mensûb olmuştur.

Vankulu Lugatı - السدة maddesi

اَلسُّدَّةُ [es-suddet] (sîn’in zammıyla) Bir marazdır ki burna ʹârız olur, nesîm-i rîhi menʹ eder. Ve

سُدَّةٌ [suddet] Evin kapısına dahi derler; tekûlu: رَأَيْتُهُ قَاعِدًا سُدَّةَ بَابِهِ Ve fi’l-hadîsi: “اَلشُّعْثُ الرَّؤُوسِ الَّذِينَ لَا تُفْتَحُ لَهُمُ السُّدَدُ” Ve شُعْثٌ [şuʹšamp;] şîn’in zammıyla başları tozlu olan fukarâ. Kâle Ebu’d-Derdâ΄: “مَنْ يَغْشَ سُدُدَ السُّلْطَانِ يَقُمْ وَيَقْعُدْ” Yaʹnî “Pâdişâhlar kapısına varan elemden hâlî olmaz.”

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı