eş-şefiret ~ اَلشَّفِرَةُ

Kamus-ı Muhit - الشفرة maddesi

اَلشَّفِرَةُ [eş-şefiret] (فَرِحَةٌ [feriḩat] vezninde) ve

اَلشَّفِيرَةُ [eş-şefîret] (سَفِينَةٌ [sefînet] vezninde) Şol hatuna ıtlâk olunur ki hemân zeker fercinin kenârına sürüştükte şehvete gelip fi’l-hâl inzâl eder ola, ʹalâ-kavlin azca cimâʹa kâniʹ ola, yaʹnî ʹArab mızrağı gibi çokça işlemeğe hâcet olmayıp ʹamel-i yesîr ile istîfâ-yı huzûz eder ola; yukâlu: إِمْرَأَةٌ شَفِرَةٌ وَشَفِيرَةٌ إِذَا كَانَتْ تَجِدُ شَهْوَتَهَا فِي شَفْرِهَا فَتُنْزِلُ سَرِيعًا أَوْ هِيَ قَانِعَةٌ مِنَ النِّكَاحِ بِأَيْسَرِهِ

اَلشَّفْرَةُ [eş-şefret] (تَمْرَةٌ [temret] vezninde) شُفْرٌ [şufr] ve شَفْرٌ [şefr] gibi ehad ve ferd maʹnâsınadır ki kes ve kimse demektir; yukâlu: مَا بِالدَّارِ شَفْرَةٌ وَشَفْرٌ وَشُفْرٌ أَيْ أَحَدٌ Kâle fi’l-Esâs: هُوَ مِنْ شُفْرِ الْعَيْنِ أَيْ ذَا شُفْرٍ كَقَوْلِهِمْ مَا بِهَا عَيْنٌ تَطْرِفُ

Vankulu Lugatı - الشفرة maddesi

اَلشَّفْرَةُ [eş-şefret] (şîn’in fethi ve fâ’nın sükûnuyla) büyük bıçak, sikkîn-i ʹazîm maʹnâsına. Ve fi’l-meseli: “أَصْغَرُ الْقَوْمِ شَفْرَتُهُمْ” أَيْ خَادِمُ الْقَوْمِ شَفْرَتُهُمْ Yaʹnî شَفْرَةٌ [şefret] hizmet-kâr-ı asgar mesâbesindedir. Ve sâhib-i Ṡurâḩ bu makâmda Cevherî’nin murâdın izʹân edinmeyip شَفْرَةٌ [şefret]i hâdim maʹnâsınadır zuʹm etti ve eyitti: شَفْرَةٌ [şefret] “kârd ve neşikerde ve tîze-i şemşîr ve hâdim ve fi’l-meseli: “أَصْغَرُ الْقَوْمِ شَفْرَتُهُمْ” أَيْ خَادِمُهُمْİntehâ. Ve başmakçının bıçkısına dahi شَفْرَةٌ [şefret] derler ki o onun sahtiyân kesecek âletidir. Ve kılıcın keskin yerine dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı