اَلضِّيزَى [eḋ-ḋîzâ] (ḋâd’ın kesri ve kasr ile) Nâkısa maʹnâsınadır; ضِئْزَى [ḋi΄zâ] gibi ki mehmûzdur, niteki zikr olundu; ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿تِلْكَ إِذًا قِسْمَةٌ ضِيزَى﴾ أَيْ نَاقِصَةٌ
اَلضِّيزَى [eḋ-ḋîzâ] (ḋâd’ın kesri ve meddi ve elifin kasrıyla) ظَالِمَةٌ [żâlimet] maʹnâsına sıfattır, طُوبَى [ṯûbâ] ve حُبْلَى [ḩublâ] gibi; kâlallâhu taʹâlâ: ﴿قِسْمَةٌ ضِيزٰى﴾ (النجم 22) أَيْ جَائِرَةٌ Ḋâd aslında mazmûm idi, yâ sâlim olsun diye meksûr oldu, zîrâ kelâm-ı ʹArabda فِعْلَى [fiʹlâ] vezni üzere sıfat yoktur, fâ’nın kesriyle belki bu esmâ΄ sîgalarındandır شِعْرَى [şiʹrâ] gibi ve دِفْلَى [diflâ] gibi. Ve شِعْرَى [Şiʹrâ] gökte bir yıldızın adıdır. Ve دِفْلَى [diflâ] dâl-ı mühmelenin kesri ve fâ ile ağu ağacı dedikleri maʹrûf ağacın ismidir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı