el-ʹanit ~ اَلْعَنِتُ

Kamus-ı Muhit - العنت maddesi

اَلْعَنِتُ [el-ʹanit] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve

اَلْمُعْنِتُ [el-muʹnit] (مُحْسِنٌ [muḩsin] vezninde) ve

اَلْمُعَنَّتُ [el-muʹannet] (مُعَظَّمٌ [muʹażżam] vezninde) Sarılıp onulduktan sonra tekrâr şikest olan kemiğe denir.

اَلْعَنَتُ [el-ʹanet] (fethateynle) Bir nesne fâsid ve tebâh olmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَنِتَ الشَّيْءُ عَنَتًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا فَسَدَ Ve

عَنَتٌ [ʹanet] İsm ve günâh maʹnâsına ismdir; yukâlu: فِيهِ عَنَتٌ أَي اِثْمٌ Ve helâk maʹnâsınadır; yukâlu: وَقَعَ فِي الْعَنَتِ أَيِ الْهَلاَكِ Ve insâna bir zahmet ve meşakkat uğramak maʹnâsınadır; yukâlu: عَنِتَ فُلاَنٌ عَنَتًا إِذَا دَخَلَ عَلَيْهِ الْمَشَّقَةُ Ve bir kimse bir şiddet ve mihnete sataşmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَنِتَ الرَّجُلُ إِذَا لَقِيَ الشِّدَّةَ Ve zinâ eylemek maʹnâsınadır; ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿لِمَنْ خَشِيَ الْعَنَتَ مِنْكُمْ﴾ أَيِ الْفُجُورَ وَالزِّنَا Ve bir nesneye vehy ve zaʹf gelip kırılmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَنِتَ الْعَظْمُ إِذَا وَهَى وَانْكَسَرَ Ve günâh kazanmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَنِتَ الرَّجُلُ إِذَا اكْتَسَبَ مَأْثَمًا Ve kırık kemik sarılıp onulduktan sonra tekrâr bir sebeble kırılmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَنِتَ اْلعَظْمُ إِذَا انهَاضَ بَعْدَ الْجَبْرِ

Vankulu Lugatı - العنت maddesi

اَلْعَنِتُ [el-ʹanit] (ʹayn’ın fethi ve nûn’un kesriyle) ve

اَلْمُعْنَتُ [el-muʹnet] (mîm’in zammı ve nûn’un fethiyle) Zahmete düşen kimse.

اَلْعَنَتُ [el-ʹanet] (fethateynle) Günâh, إِثْمٌ [išamp;m] maʹnâsına. Ve günâh etmek maʹnâsına da gelir; yukâlu: عَنِتَ الرَّجُلُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve kâlallâhu taʹâlâ: ﴿عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ﴾ (التوبة 128) ve kavluhu: ﴿ذَلِكَ لِمَنْ خَشِيَ الْعَنَتَ مِنْكُمْ﴾ (النساء 25) يَعْنِي الْفُجُورَ وَالزِّنَا Ve

عَنَتٌ [ʹanet] Bir meşakkatli nesneye düşmeğe dahi derler; yukâlu: عَنِتَ الرَّجُلُ Ve

اَلْإِعْنَاتُ [el-iʹnât] (hemzenin kesriyle) Meşakkate düşürmek; yukâlu: أَعْنَتَهُ غَيْرُهُ Ve

إِعْنَاتٌ [iʹnât] Ufanmış kemiği onulduktan sonra bir nesne erişip geri ufatmağa derler; yukâlu: أَعْنَتَ الشَّيْءُ الْعَظْمَ إِذَا أَصَابَهُ فَهَاضَهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı