اَلْعَيُّ [el-ʹayy] (ʹayn’ın fethi ve yâ’nın teşdîdiyle) ve
اَلْعَيَاءُ [el-ʹayâ΄] (عَطَاءٌ [ʹaṯâ΄] vezninde) Bir kimse murâd eylediği bir işin yolunu bilemeyip ve bulamayıp apışıp kalmak yâhûd mübâşeret eylediği işe kemâl ve metânet veremeyip ʹâciz ve dermânde olmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَيَّ الرَّجُلُ بِالْإِدْغَامِ وَفَكِّهِ عَيًّا وَعَيَاءً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا لَمْ يَهْتَدِ لِوَجْهِ مُرَادِهِ أَوْ عَجَزَ مِنْهُ وَلَمْ يُطِقْ إِحْكَامَهُ Ve cehl maʹnâsına müstaʹmeldir; tekûlu: عَيِيتُهُ إِذَا جَهِلْتَهُ
اَلْعَيَاءُ [el-ʹayâ΄] (ʹayn’ın fethi ve yâ’nın tahfîfi ve elifin meddiyle) Şol marazdır ki ʹilâca kâbil olmaya; yukâlu: دَاءٌ عَيَاءٌ أَيْ صَعْبٌ لَا يُهْتَدَى لَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı