اَلْغَاطُ [el-ġâṯ] ve
اَلْغَائِطُ [el-ġâ΄iṯ] Bunlar da obruk olarak düz ve geniş arza denir. Cemʹleri غُوطٌ [ġûṯ] gelir ġayn’ın zammıyla ve أَغْوَاطٌ [aġvâṯ] ve غِيطَانٌ [ġîṯân] gelir ve غِيَاطٌ [ġiyâṯ] gelir ġayn’ların kesriyle. Ve
غَاطٌ [ġâṯ] Cemâʹate denir; zâhiren maklûbdur. Ve
غَائِطٌ [ġâ΄iṯ] İnsânın necisinden kinâye olur. Bedevîler ekser sahrâda çukurlara oturur oldukları ʹalâkasıyla ıtlâk olundu.
اَلْغَائِطُ [el-ġâ΄iṯ] (hemzenin kesriyle) İnsândan hurûc eden necâset ve kavluhum: أَتَى فُلَانٌ اَلْغَائِطَ Yaʹnî “Kazâ-yı hâcete geldi.” Ve bunun aslı budur ki غَائِطٌ [ġâ΄iṯ] maʹnâ-yı aslîsinde çukur yer demek olur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı