اَلْعَيَنُ [el-ʹayen] (fethateynle) ve
اَلْعِينَةُ [el-ʹînet] (ʹayn’ın kesriyle) Bir adam câmûs gözlü ve âhû gözlü olmak maʹnâsınadır ki gözü dâ΄ireli ve siyâhı ʹazîm olmaktan ʹibârettir; yukâlu: عَيِنَ الرَّجُلُ عَيَنًا وَعِينَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا عَظُمَ سَوَادُ عَيْنِهِ فِي سَعَةٍ
اَلْعِينَةُ [el-ʹînet] (ʹayn’ın kesri ve meddiyle) Selef alınan nesne. Ve
عِينَةٌ [ʹînet] Mâlın üründülenmişine dahi derler خِيَارُ الْمَالِ maʹnâsına, عِيمَةٌ [ʹîmet] gibidir veznen ve maʹnen. Ve
عِينَةٌ [ʹînet] Göze hûb görünen nesneye dahi derler; yukâlu: هَذَا ثَوْبٌ عِينَةٌ إِذَا كَانَ حَسَنًا فِي مَرْآةِ الْعَيْنِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı