el-fe΄l ~ اَلْفَأْلُ

Kamus-ı Muhit - الفأل maddesi

اَلْفَأْلُ [el-fe΄l] (fâ’nın fethi ve hemzenin sükûnuyla) طِيَرَةٌ [ṯiyeret] mukâbilidir ki lisânımızda fâl derler, uğur tutma ve يُمْنٌ [yumn] muharrefi yum tutma taʹbîr olunur. Meselâ bir hasta bir kimseden yâ sâlim ve gâ΄ib tecessüs eden yâ vâcid lafzlarını istimâʹ edip şifâ΄ ve vicdâna teyemmünle ʹazm ve ümîd eder. Ve bu hemîşe hayrda müstaʹmeldir, ʹalâ-kavlin hayr ve şerde istiʹmâl olunur. Cemʹi فُؤُولٌ [fu΄ûl] gelir fâ’nın zammıyla ve أَفْؤُلٌ [ef΄ul] gelir أَفْلُسٌ [eflus] vezninde; ve tekûlu’l-ʹArab: لَا فَأْلَ عَلَيْكَ أَيْ لَا ضَيْرَ Zîrâ aʹrâb tâ΄ifesi hayr ve şerri tefe΄΄ülden zuʹm ederler. Şârih der ki hemzeyi elife kalble فَالٌ [fâl] dahi câ΄izdir.

Vankulu Lugatı - الفأل maddesi

اَلْفَأْلُ [el-fe΄l] (fâ’nın fethi ve hemzenin sükûnuyla) Fâl açmak ki maʹrûftur. İbnu’s-Sikkît eyitti: فَأْلٌ [fe΄l] bir recül marîz iken âhardan “yâ sâlim” hitâbın işitmedir yâhûd bir nesne taleb ederken “yâ vâcid” hitâbın işitmedir ki hayrla tefe΄΄ül etmek olur. Ve fi’l-hadîsi: “أَنَّهُ كَانَ يُحِبُّ الْفَأْلَ وَيَكْرَهُ الطِّيَرَةَ”

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı