اَلْفَضَضُ [el-feḋaḋ] (fethateynle) Kendisiyle tatahhür olunan suyun saçıntısına denir; yukâlu: أَصَابَهُ فَضَضٌ مِنَ الْمَاءِ وَهُوَ مَا انْتَشَرَ مِنْهُ إِذَا تُطُهِّرَ بِهِ Ve mutlakan perâkende ve münteşir olan şey΄e denir; ve minhu kavlu ʹÂ΄işe li-Mervân: ḣوَلَكِنَّ اللهَ لَعَنَ أَبَاكَ وَأَنْتَ فِي صُلْبِهِ فَأَنْتَ فَضَضٌ مِنْ لَعْنَةِ اللهِḢ وَيُرْوَى ḣفُضُضٌḢ كَعُنُقٍ وَḢفُضَاضٌ ḣكَغُرَابٍ أَيْ قِطْعَةٌ مِنْهَا
اَلْفَضَضُ [el-feḋaḋ] (fethateynle) Dağılan nesne. Ve fi’l-hadîsi: “أَنْتَ فَضَضٌ مِنْ لَعْنَةِ اللهِ” Yaʹnî “Recülün sulbünde mütereddid olup müteferrik olan nutfesinden halk olunmuşsun.”
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı