اَلْفَيْشُ [el-feyş] (fâ’nın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Erkek dişiye aşmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَاشَ الْحِمَارُ الْأَتَانَ يَفِيشُ فَيْشًا إِذَا عَلاَهَا Bu mâdde gûyâ ki فَيْشَةٌ [feyşet]-i âtîden me΄hûzdur. Ve bir kimse mâlik olmadığı nesne ile tekebbür ve iftihâr edip lâf u güzâf eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: فَاشَ الرَّجُلُ إِذَا افْتَخَرَ وَتَكَبَّرَ وَرَأَى مَا لَيْسَ عِنْدَهُ
اَلْفَيْشُ [el-feyş] (fâ’nın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Zeker başı, حَشَفَةٌ [ḩaşefet] maʹnâsına. Ve
اَلْفَيْشَةُ [el-feyşet] (fâ’nın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Kezâlik re΄s-i zeker maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı