el-ḵiṯṯ ~ اَلْقِطُّ

Kamus-ı Muhit - القط maddesi

اَلْقِطُّ [el-ḵiṯṯ] (ḵâf’ın kesriyle) Behre ve nasîb maʹnâsınadır; yukâlu: إِسْتَوْفَى قِطَّهُ أَيْ نَصِيبَهُ Ve sakk ve huccete denir. Ve muhâsebe kitâbına yaʹnî hisâb defterine denir; cemʹi قُطُوطٌ [ḵuṯûṯ] gelir; yukâlu: قَيَّدَهُ فِي الْقِطِّ أَيْ فِي الصَّكِّ وَكَذَا كِتَابُ الْمُحَاسَبَةِ Ve

قِطٌّ [ḵiṯṯ] Kediye denir, سِنَّوْرٌ [sinnevr] maʹnâsına; cemʹi قِطَاطٌ [ḵiṯâṯ] gelir ḵâf’ın kesriyle ve قِطَطَةٌ [ḵiṯaṯat] gelir, عِنَبَةٌ [ʹinebet] vezninde. Ve geceden bir sâʹate denir; yukâlu: مَضَى قِطٌّ مِنَ اللَّيْلِ أَيْ سَاعَةٌ مِنْهُ

اَلْقَطُّ [el-ḵaṯṯ] (ḵâf’ın fethi ve tâ’nın teşdîdiyle) Bir nesneyi mutlakan kesmek, ʹalâ-kavlin arkuru kesmek maʹnâsınadır, kalem kesmesi gibi ve ʹalâ-re΄yin hokka ve kemik gibi pek nesneyi kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: قَطَّ الشَّيْءَ قَطًّا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا قَطَعَهُ عَامَّةً أَوْ عَرْضًا أَوْ هُوَ قَطْعُ شَيْءٍ صُلْبٍ كَالْحُقَّةِ Ve

قَطٌّ [ḵaṯṯ] Kıvırcık hurde saça denir; yukâlu: شَعْرٌ قَطٌّ أَيْ قَصِيرٌ جَعْدٌ Ve bunda fekk-i idgâmla قَطَطٌ [ḵaṯaṯ] dahi lügattir; yukâlu: شَعْرٌ قَطَطٌ أَيْ قَصِيرٌ جَعْدٌ Ve

قَطَطٌ [ḵaṯaṯ] Saçı hurde ve kıvırcık olan adama denir; yukâlu: رَجُلٌ قَطُّ الشَّعْرِ وَقَطَطُهُ أَيِ الْقَصِيرُ وَالْجَعْدُ Bunda قَطٌّ [ḵaṯṯ]ın cemʹi قَطُّونَ [ḵaṯṯûn] ve أَقْطَاطٌ [aḵṯâṯ] ve قِطَاطٌ [ḵiṯâṯ] gelir ḵâf’ın kesriyle. Ve قَطَطٌ [ḵaṯaṯ]ın cemʹi قَطَطُونَ [ḵaṯaṯûn] ve أَقْطَاطٌ [aḵṯâṯ] ve قِطَاطٌ [ḵiṯâṯ] gelir. Ve

قَطٌّ [ḵaṯṯ] ve

قُطُوطٌ [ḵuṯûṯ] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Narh pahalı olmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَطَّ السِّعْرُ قَطًّا وَقُطُوطًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَيُقَالُ قُطَّ عَلَى الْمَجْهُولِ إِذَا غَلاَ Ve

قَطٌّ [ḵaṯṯ] Pahalı narha ıtlâk olunur; yukâlu: سِعْرٌ قَطٌّ أَيْ غَالٍ Ke-mâ se-yuzkeru. Ve

قَطٌّ [ḵaṯṯ] Hâssatan bağırtlak kuşunu çağırmağa denir; tahfîfle de câ΄izdir. Ve

قَطَطٌ [ḵaṯaṯ] ve

قَطَاطَةٌ [ḵaṯâṯat] Saç kıvırcık ve hurde olmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَطِطَ الشَّعْرُ كَفَرِحَ وَقَطَّ يَقَطُّ كَمَلَّ يَمَلُّ قَطَطًا وَقَطَاطَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا كَانَ قَصِيرًا جَعْدًا

Vankulu Lugatı - القط maddesi

اَلْقِطُّ [el-ḵiṯṯ] (ḵâf’ın kesriyle) Erkek pisi, gurbe-i ner maʹnâsına.

اَلْقَطُّ [el-ḵaṯṯ] (ḵâf’ın fethi ve ṯâ’nın teşdîdiyle) Bir nesneyi arkırı kesmek; tekûlu: قَطَطْتُ الشَّيْءَ أَقُطُّهُ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا قَطَعْتَهُ عَرْضًا وَمِنْهُ قَطُّ الْقَلَمِ Ḣalîl eyitti: قَطٌّ [ḵaṯṯ] bir nesneyi arkırı bölmektir. Ve fi’l-hadîsi: “كَانَ عَلِيٌّ إِذَا اعْتَلَى قَدَّ وَإِذَا اعْرَتَضَ قَطَّ” Yaʹnî emîrü’l-mü΄minîn ʹAlî’nin şânı bu idi ki küffârla gazâ hîninde. Ve narh bahâlı olmağa da derler; yukâlu: قَطَّ السِّعْرُ يَقُطُّ إِذَا غَلَا Ve

قَطٌّ [ḵaṯṯ] Kıvırcık saçlıya dahi derler; yukâlu: رَجُلٌ قَطُّ الشَّعْرِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı