اَلْقَيْعَلَةُ [el-ḵayʹalet] ve
اَلْقَوْعَلَةُ [el-ḵavʹalet] (ḵâf’ların fethiyle) Şol tavşancıl kuşuna denir ki قَاعِلَةٌ [ḵâʹilet] dediği dağ tepelerinde yuva tutup karâr eder ola; yukâlu: عُقَابٌ قَيْعَلَةٌ وَقَوْعَلَةٌ عَلَى الصِّفَةِ وَالْإِضَافَةِ فِيهِمَا إِذَا كَانَتْ تَأْوِي إِلَى الْقَاعِلَةِ وَتَعْلُوهَا Ve
قَيْعَلَةٌ [ḵayʹalet] İri cüsseli yakışıksız taslak ʹavrete denir. Ve rü΄ûs-i cibâlde îvâ ve temekkün eden tavşancıl kuşuna denir. Ve
قَوْعَلَةٌ [Ḵavʹalet] bir mevziʹ adıdır. Ve küçük dağa yâhûd küçük tepeye ve bayıra denir. Ve masdar olur, zikr olunan dağın yâ tepenin üzerinde oturmak maʹnâsına; yukâlu: قَوْعَلَ الرَّجُلُ إِذَا قَعَدَ عَلَى الْقَوْعَلَةِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı