اَلْكَنِيفُ [el-kenîf] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Perdeli mestûr yere denir. Ve perdeye denir, سُتْرَةٌ [sutret] maʹnâsına. Ve setr eden nesneye denir, سَاتِرٌ [sâtir] maʹnâsına. Ve kalkana ıtlâk olunur. Ve memşâya ıtlâk olunur, mestûr olmak hasebiyle. Ve ağaçtan çevrilmiş deve ağılına denir; yukâlu: إِتَّخَذَ لِلْإِبِلِ كَنِيفًا أَيْ حَظِيرَةً مِنْ شَجَرٍ Ve kesildikten sonra müceddeden bitip bir arşın kadar uzamış hurmâ ağacına denir. Onu siyâh uzun sakalı teşbîh ederler; yukâlu: لَهُ لِحْيَةٌ كَالْكَنِيفِ وَهُوَ نَخْلٌ يُقْطَعُ فَيَنْبُتُ نَحْوَ الذِّرَاعِ
اَلْكَنِيفُ [el-kenîf] (kâf’ın fethi ve nûn’un kesri ve meddiyle) Setr edici maʹnâsınadır. Ve kalkana dahi كَنِيفٌ [kenîf] derler setr ettiğinden ötürü. Ve edeb-hâneye dahi كَنِيفٌ [kenîf] dedikleri bu cihettendir. Ve
كَنِيفٌ [kenîf] Ağaçtan olan deve ağılına dahi derler, حَظِيرَةُ الْإِبِلِ[ḩażîretu’l-ibil] maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı