اَلْكِنَايَةُ [el-kinâyet] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) Bir âher nesneye istidlâl olunacak bir kelâm söylemek maʹnâsınadır; رَفَثٌ [refešamp;] ve غَائِطٌ [ġâ΄iṯ] gibi ki رَفَثٌ [refešamp;] fuhş maʹnâsına olmakla cimâʹa ve غَائِطٌ [ġâ΄iṯ] çukur yere denmekle fazla-i tabîʹîye ıtlâk olunur, ʹalâ-kavlin كِنَايَةٌ [kinâyet] bir nesneyi tekellüm edip gayrı nesneyi irâde eylemek maʹnâsınadır yâhûd bir lafzla tekellüm eylemek maʹnâsınadır ki onu hakîkat ve mecâz tarafları mütecâzib ola, yaʹnî hakîkatini ve mecâzını irâde mümkin ola, meselâ طَوِيلُ النَّجَادِ [ṯavîlu’n-necâd] kavlinde fi’l-hakîka kılıcı bağının uzunluğu murâd olmak kezâlik boyunun uzunluğu murâd olmak mümkindir; yukâlu: كَنَى بِهِ عَنْ كَذَا يَكْنِي وَيَكْنُو كِنَايَةً إِذَا تَكَلَّمَ بِمَا يُسْتَدَلُّ بِهِ عَلَيْهِ أَوْ هُوَ أَنْ تَتَكَلَّمَ بِشَيْءٍ وَأَنْتَ تُرِيدُ غَيْرَهُ أَوْ بِلَفْظٍ يُجَاذِبُهُ جَانِبَا حَقِيقَةٍ وَمَجَازٍ
اَلْكِنَايَةُ [el-kinâyet] (kâf’ın kesriyle) Bir nesneyi tekellüm edip gayrı nesne dilemek; tekûlu: كَنَيْتُ بِكَذَا عَنْ كَذَا وَكَنَوْتُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı