اَلْمَجْهُورَةُ [el-mechûret] Maʹmûr olan kuyuya denir; yukâlu: بِئْرٌ مَجْهُورَةٌ أَيْ مَعْمُورَةٌ Ve
حُرُوفٌمَجْهُورَةٌ [ḩurûfun mechûret] ʹİnde’s-sarfiyyîn on sekiz harften ʹibârettir ki işbu: “ظِلُّ قَوٍّ رَبَضٌ إِذْ غَزَا جُنْدٌ مُطِيعٌ” kelâmı cemʹ eder. Mukâbiline حُرُوفٌ مَهْمُوسَةٌ [ḩurûfun mehmûset] denir. Şârihin beyânına göre hurûf-ı mezkûre telaffuz hâlinde mahreclerine iʹtimâdı işbâʹ ederler, şöyle ki nefesi kendiler ile cereyândan menʹ ederler. Bu cihetten مَجْهُورَةٌ [mechûret] ıtlâk olundu. Ammâ مَهْمُوسَةٌ [mehmûset]te nefes bunlar ile cereyân eder, zîrâ mahreclerine iʹtimâdları zaʹîftir.
اَلْمَجْهُورَةُ [el-mechûret] (mîm’in fethiyle) Pâk olmuş kuyu. Aḣfeş eyitti: ʹArab جَهَرْتُ الرَّكِيَّةَ der kaçan suyu balçığın setr etse pâk edilip suyu sâfî kılındıkta; ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿حَتَّى نَرَى اللهَ جَهْرَةً﴾ (البقرة 55) أَيْ عَيَانًا يَكْشِفُ مَا بَيْنَنَا وَبَيْنَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı