el-mesed ~ اَلْمَسَدُ

Kamus-ı Muhit - المسد maddesi

اَلْمَسَدُ [el-mesed] (fethateynle) Demirden olan çarh okuna ve iğine denir. Ve hurmâ lifinden ʹalâ-kavlin مُقْلٌ [muḵl] nâm şecerin lifinden bükülmüş ipe denir. Ve ʹinde’l-baʹz mutlakan bükülmüş ipe denir yâhûd muhkem ve metîn bükülüp örülmüş olan ipe denir. Cemʹi مِسَادٌ [misâd] gelir mîm’in kesriyle ve أَمْسَادٌ [emsâd] gelir. Mü΄ellifin Baṡâ΄ir’de beyânına göre مَسْدٌ [mesd] masdar ve مَسَدٌ [mesed] fethateynle ismdir, قَبْضٌ [ḵabḋ] ve قَبَضٌ [ḵabaḋ] gibi. مَمْسُودٌ [memsûd] maʹnâsınadır ki pek muhkem örülmüş ipe denir, ke-mâ fî kavlihi taʹâlâ: ﴿فِي جِيدِهَا حَبْلٌ مِنْ مَسَدٍ﴾ يَعْنِي جَعَلَ فِي جِيدِهَا حَبْلَ حَدِيدٍ قَدْ لَوَى لَيًّا شَدِيدًا

اَلْمَسْدُ [el-mesd] (mîm’in fethi ve sîn’in sükûnuyla) İp bükmek maʹnâsınadır; yukâlu: مَسَدَ الْحَبْلَ مَسْدًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا فَتَلَهُ Ve yolda bir düzeye cidd ve taʹabla sürüp gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: مَسَدَ فِي السَّيْرِ إِذَا أَدْأَبَ

اَلْمَسَدُّ [el-mesedd] (mîm’in fethiyle) Bostân-ı İbn ʹÂmir ismidir, Cevherî vehminden nâşî bostân-ı İbn Maʹmer ʹunvânında resm eyledi, lâkin Cevherî Aṡmaʹî’den nakl eylemekle mü΄ellifin tevhîmi nâ-becâdır.

Vankulu Lugatı - المسد maddesi

اَلْمَسَدُ [el-mesed] (fethateynle) Lîf; yukâlu: حَبْلٌ مِنْ مَسَدٍ Ve şol iptir ki lîften me΄hûz hurmâ yaprağından bükerler ve gâh olur ki deve derisinden yâhûd deve yününden bükerler.

اَلْمَسْدُ [el-mesd] (mîm’in fethi ve sîn’in sükûnuyla) İpi bükmek; tekûlu: مَسَدْتُ الْحَبْلَ أَمْسُدُهُ أَيْ أُجِيدُ فَتْلَهُ Ve

مَسْدٌ [mesd] Bir kimsenin hılkati fermûde ve kavî olmak; yukâlu: هَذِهِ جَارِيَةٌ حَسَنَةُ الْمَسْدِ وَحَسَنَةُ الْعَصَبِ وَحَسَنَةُ الْجَدْلِ وَحَسَنَةُ الْأَرْمِ Ve bu cümlenin maʹnâları mütekâribdir, حَسَنَةُ الْخَلْقِ maʹnâsınadır.

اَلْمَسَدُّ [el-Mesedd] (mîm’in ve sîn’in fethiyle) İbn Maʹmer Bustânî’dir ki arslanı çok olmakla maʹrûftur. Aṡmaʹî eyitti: İbn Ebî Ṯarafa’ya مَسَدٌّ [mesedd] nedir diye suʹâl ettim, eyitti: İbn Muʹammer Bustânı’dır ki ona halk “Bustânu İbn ʹÂmir” derler. Cevherî bu mertebe tasrîh ettikten sonra sâhib-i Ḵâmûs’un اَلْمَسَدُّ بُسْتَانُ ابْنُ عَامِرٍ لَا مُعَمَّرٍ وَوَهِمَ الْجَوْهَرِيُّ dediği insâf değildir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı