en-neb΄ ~ اَلنَّبْءُ

Kamus-ı Muhit - النبء maddesi

النَّبْءُ [en-neb΄] (nûn’un fethi ve bâ’nın sükûnuyla) ve

النُّبُوءُ [en-nubû΄] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Yüksek olmak ve yükselmek, ʹulüvv ve irtifâʹ maʹnâsınadır; yukâlu: نَبَأَ الشَّيْءُ نَبْئًا وَنُبُوءًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا ارْتَفَعَ Ve bir kimse üzere nâgehânî çıkagelmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَبَأَ عَلَى الْقَوْمِ إِذَا طَلَعَ عَلَيْهِمْ Ve bir vilâyetten çıkıp âher vilâyete varmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَبَأَ مِنْ أَرْضٍ إِلَى أَرْضٍ إِذَا خَرَجَ Bu maʹnâya mebnî olmak üzere bir Aʹrâbî, Resûl-i ekrem sallallâhu ʹaleyhi ve sellem hazretlerine “يَا نَبِيءَ اللهِ” dedi (hemze ile) ki murâdı, “Mekke’den Medîne’ye hâric olan zât” demektir. Hazret-i Resûlullâh, mezbûrun bu taʹbîrini inkâr edip “لاَ تَنْبِرْ بِاسْمِي فَإِنَّمَا أَنَا نَبِيُّ اللهِ” buyurdular ki bilâ-hemze teşdîd iledir. لاَ تَنْبِرْ [lâ tenbir] kelimesi, نَبْرٌ [nebr]den nehy-i hâzırdır ve نَبْرٌ [nebr] bir harfi mehmûz eylemek maʹnâsına olmakla “Benim ismim menzilinde olan نَبِيٌّ [nebiyy] lafzını hemze ile tekellüm eyleme!” demek olur.

Vankulu Lugatı - النبء maddesi

اَلنَّبْءُ [en-neb΄] ve

اَلنُّبُوءُ [en-nubû΄] (evvelde nûn’un fethi ve bâ’nın sükûnuyla ve sânîde nûn’un ve bâ’nın zammıyla) Çıkagelmek; yukâlu: نَبَأْتُ عَلَى الْقَوْمِ أَنْبَأُ نَبْئًا وَنُبُوءًا إِذَا طَلَعْتَ عَلَيْهِمْ Ve intikâl maʹnâsına da gelir; yukâlu: نَبَأْتُ مِنْ أَرْضٍ إِلَى أَرْضٍ إِذَا خَرَجْتَ مِنْهَا إِلَى أُخْرَى Ve bu maʹnâyı diledi şol aʹrâbî ki “يَا نَبِيءَ اللهِ” dedi ve hemze ile getirdiğine inkâr olundu ki murâdı Mekke’den Medîne’ye hurûc eden demek olur. Ve Cevherî’nin نَبْءٌ [neb΄] tashîhinde fesâhat-ı ʹArab gayr-i mehmûzu gâh olur mehmûz etmeği iktizâ eder dediği kâʹide üzere murâd-ı aʹrâbî يَا نَبِيَّ اللهِ olmak ihtimâli de vardır. Ve getirmek maʹnâsına da gelir; yukâlu: نَبَأَتْ بِهِ الْأَرْضُ أَيْ جَاءَتْ بِهِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı