اَلنَّزْلَةُ [en-nezlet] (تَمْرَةٌ [temret] vezninde) Ekini gür ve onat olan yere denir; yukâlu: أَرْضٌ نَزْلَةٌ أَيْ زَاكِيَةُ الزَّرْعِ Ve zükâm ʹilletine denir; yukâlu: أَصَابَتْهُ نَزْلَةٌ أَيْ زُكَامٌ Ve masdar olur, zükâma uğramak maʹnâsına; yukâlu: نَزِلَ الرَّجُلُ نَزْلَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا زُكِمَ Ve نُزُولٌ [nuzûl]dan binâ-i merre olur, bir kerre inmek maʹnâsına; yukâlu: نَزَلَ نَزْلَةً أَيْ مَرَّةً
اَلنَّزْلَةُ [en-nezlet] (nûn’un fethi ve zâ’nın sükûnuyla) Zükâm gibi bir marazdır ki baştan iner; yukâlu: بِهِ نَزْلَةٌ وَيُقَالُ نُزِلَ فُلَانٌ عَلَى الْبِنَاءِ لِلْمَجْهُولِ Ve
نَزْلَةٌ [nezlet] Gâh olur, مَرَّة [merret] maʹnâsına da gelir. Kâlallâhu taʹâlâ ﴿وَلَقَدْ رَآهُ نَزْلَةً أُخْرَى﴾ (النجم، 13) قَالُوا مَرَّةً أُخْرَى
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı