en-nefûr ~ اَلنَّفُورُ

Kamus-ı Muhit - النفور maddesi

اَلنَّافِرُ [en-nâfir] ve

اَلنَّفُورُ [en-nefûr] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Ürkek dâbbeye denir. Ve

نَافِرٌ [nâfir] Şol koyuna denir ki tıskırdıkça burunundan kurtçağız gibi halt ve fazla ilkâ eder ola; yukâlu: شَاةٌ نَافِرٌ أَيْ نَاثِرٌ

اَلنُّفُورُ [en-nufûr] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve

اَلنِّفَارُ [en-nifâr] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Dâbbe kısmı bir nesneden ürkmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَفَرَتِ الدَّابَّةُ نُفُورًا وَنِفَارًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالْأَوَّلِ إِذَا جَزَعَتْ وَتَبَاعَدَتْ Ve

نُفُورٌ [nufûr] ve

نَفْرٌ [nefr] Huccâc Minâ’dan ürkmüş koyun gibi boşanıp Mekke tarafına revân olmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَفَرَ الْحَاجُّ مِنْ مِنًى نُفُورًا وَنَفْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا انْدَفَعُوا إِلَى مَكَّةَ وَهُوَ يَوْمُ النَّفْرِ وَالنَّفَرِ مُحَرَّكَةً وَالنُّفُورِ وَالنَّفِيرِ Ve

نِفَارٌ [nifâr] ve

نَفِيرٌ [nefîr] Nâs bir husûs için birden gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَفَرَ الْقَوْمُ لِلْأَمْرِ نِفَارًا وَنُفُورًا وَنَفِيرًا مِنَ الْبَابِ الْمَزْبُورِ إِذَا ذَهَبُوا كَذَلِكَ لِلْقِتَالِ Ve

نُفُورٌ [nufûr] Bir ʹuzv şişip kabarmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: نَفَرَتِ الْعَيْنُ وَغَيْرُهَا نُفُورًا إِذَا هَاجَتْ وَوَرِمَتْ

Vankulu Lugatı - النفور maddesi

اَلنَّفَارُ [en-nefâr] (nûn’un fethiyle) Kaçmak. Ve

اَلنُّفُورُ [en-nufûr] (zammeteynle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: نَفَرَتِ الدَّابَّةُ تَنْفِرُ نَفَارًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَتَنْفُرُ نُفُورًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ Ve

نُفُورٌ [nufûr] Bir cemâʹat ürküp taşra çıkmağa da derler; yukâlu: نَفَرَ الْقَوْمُ فِي الْأَمْرِ نُفُورًا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı