اَلنَّقَّافُ [en-naḵḵâf] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) ve
اَلنِّقَافُ [en-niḵâf] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Re΄y ve tedbîr ve fikr ve nazar sâhibi kimseye denir, نَقْفُ بَيْضَةٍ maʹnâsındandır; yukâlu: رَجُلٌ نَقَّافٌ وَنِقَافٌ أَيْ ذُو تَدْبِيرٍ وَنَظَرٍ Ve
نَقَّافٌ [naḵḵâf] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) Mübrim dilenciye denir, ʹalâ-kavlin dilenmeğe düşkün olana denir; yukâlu: سَائِلٌ نَقَّافٌ أَيْ مُبْرِمٌ أَوْ حَرِيصٌ عَلَى السُّؤَالِ Ve ʹinde’l-baʹz نَقَّافٌ [naḵḵâf] bulduğu eşyâyı mahallinden bi’l-cümle çıkarıp alır olan uğruya denir; yukâlu: لِصٌّ نَقَّافٌ أَيْ يَنْتَقِفُ مَا يَقْدِرُ عَلَيْهِ
اَلنِّقَافُ [en-niḵâf] (nûn’un kesriyle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: نَاقَفْتُ الرَّجُلَ مُنَاقَفَةً وَنِقَافًا ve yukâlu: “اَلْيَوْمَ قِحَافٌ وَغَدًا نِقَافٌ” Yaʹnî “Bu gün sohbet ve şürb-i hamr, yarın bir gayrı emr.” Ve
نَقْفٌ [naḵf] Dâne-i hanzalı yarmağa dahi derler; tekûlu: نَقَفْتُ الْحَنْظَلَ إِذَا شَقَقْتَهُ عَنِ الْهَبِيدِ Ve هَبِيدٌ [hebîd] hâ’nın fethi ve bâ-i muvahhadenin kesri ve meddiyle hanzal dânesine derler. Ve hanzal karga düğlüğü demekle maʹrûf nesnedir, etıbbâ katında meşhûrdur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı