اَلنَّافِرَةُ [en-nâfiret] ve
اَلنَّفْرَةُ [en-nefret] (تَمْرَةٌ [temret] vezninde) ve
اَلنُّفُورَةُ [en-nufûret] (nûn’un zammıyla) Bir adamın yakın akribâsına ıtlâk olunur ki onun bir husûs zımnında heyecân eden gazabıyla gazab-nâk olalar; tekûlu: جَاءَنَا فِي نَافِرَتِهِ وَنَفْرَتِهِ وَنُفُورَتِهِ أَيْ فِي أُسْرَتِهِ وَفَصِيلَتِهِ الَّتِي تَغْضَبُ لِغَضَبِهِ
اَلنُّفْرَةُ [en-nufret] (غُرْفَةٌ [ġurfet] vezninde) ve
اَلنُّفَرَةُ [en-nuferet] (تُؤَدَةٌ [tu΄edet] vezninde) Şol nesneye denir ki isâbet-i nazar havfından nâşî çocuklara taʹlîk olunur; yukâlu: مَا عَلَى الصَّبِيِّ نُفْرَةٌ وَنُفَرَةٌ أَيْ شَيْءٌ يُعَلِّقُ عَلَيْهِم لِخَوْفِ النَّظْرَةِ Burada sîga-i ûlâ bi-maʹnâ mefʹûldür ki cinnîlerin nefret eylediği nesne demektir ve sîga-i sâniye bi-maʹnâ fâʹildir.
اَلنُّفْرَةُ [en-nufret] (طُفْرَةٌ [ṯufret] vezninde) ve
اَلنُّفَارَةُ [en-nufâret] ve
اَلنُّفُورَةُ [en-nufûret] (nûn’ların zammıyla) Münâfirîn beyninde olan hükm ve kazâya denir. Ve
نُفَارَةٌ [nufâret] Gâlibin maglûbdan aldığı nesneye, ʹalâ-kavlin hâkimin gâlibden hükmü cihetiyle aldığı nesneye denir.
اَلنَّفْرَةُ [en-nefret] (nûn’un fethi ve fâ’nın sükûnuyla) Bi-maʹnâhu; yukâlu: جَاءَتْ نَفْرَةُ بَنِي فُلَانٍ وَنَفِيرُهُمْ أَيْ جَمَاعَتُهُمُ الَّذِينَ يَنْفِرُونَ فِي الْأَمْرِ Ve
نَفْرَةٌ [nefret] نَفَرٌ [nefer] maʹnâsına da gelir. Ve نَفَرٌ [nefer]in fethateynle tefsîri ʹan-karîb gelir inşâ΄allâhu taʹâlâ.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı