اَلْهَاعُ [el-hâʹ] ve
اَلْهَائِعُ [el-hâ΄iʹ] Bu aslı üzeredir, evvelki maklûbdur, korkak olup zaʹîf ve nâ-tüvân olan adama denir; yukâlu: رَجُلٌ هَاعٌ لاَعٌ وَهَائِعٌ لاَئِعٌ أَيْ جَبَانٌ ضَعِيفٌ Ve
هَاعٌ [hâʹ] هَيْعَةٌ [heyʹat] gibi zaʹîf kimsede olan sû΄-i hırsa denir; yukâlu: فُلاَنٌ بِهِ هَيْعَةٌ وَهَاعٌ أَيْ سُوءُ الْحِرْصِ مَعَ ضَعْفٍ
اَلْهَائِعُ [el-hâ΄iʹ] (yâ’nın kesriyle) Şol kurşundur ki potada erimiştir. Ve
هَائِعٌ [hâ΄iʹ] Korkak ve bî-sabr maʹnâsına da gelir; yukâlu: رَجُلٌ هَائِعٌ لَائِعٌ أَيْ جَبَانٌ جَزُوعٌ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı