اَلْهَاوَنُ [el-hâven] (vâv’ın fethiyle) ve
اَلْهَاوُنُ [el-hâvun] (vâv’ın zammıyla) ve
اَلْهَاوُونُ [el-hâvûn] (طَاوُوسٌ [ṯâvûs] vezninde) Maʹrûf zarftır ki içinde fülfül makûlesi nesne dakk ve sahk olunur, lisânımızda dahi havan taʹbîr olunur. Şârihin beyânına göre Fârisîden muʹarrebdir, lâkin tevâfük-i lügateyn olmak aglebdir. Ve aslları هَاوُونٌ idi فَاعُولٌ [fâʹûl] vezninde.
اَلْهَاوَنُ [el-hâven] (vâv’ın fethiyle) Şol maʹrûf nesnedir ki içinde bir nesne hall ederler, muʹarrebdir. Ve bunun aslı هَاوُونٌ idi, zîrâ cemʹi اَلْهَوَاوِينُ [el-hevâvîn] gelir hâ’nın fethi ve vâv-ı sânînin kesri ve meddiyle,قَانُونٌ [ḵânûn]la قَوَانِينُ [ḵavânîn] gibi, pes vâv-ı sânîyi istiskâlen hazf edip vâv-ı ûlâyı meftûh kıldılar, kelâm-ı ʹArabda فَاعِلٌ [fâʹil] vezni olmadığı için ʹayn’ın zammı ile.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı