اَلْهِجَارُ [el-hicâr] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Kirişe denir; yukâlu: قَوْسٌ قَوِيَّةُ الْهِجَارِ أَيِ الْوَتَرِ Ve şol hâteme denir ki ʹAcem tîr-endâzları ve nîze-güzârları onu nişân edip halkasından geçirirler. Ve tavk ve tâca da ıtlâk olunur. Tavktan murâd mülûk-i sâlife-i Fürsün gerdanlarına geçirdikleri altın tavk olacaktır. Ve
هِجَارٌ [hicâr] Şol ipe denir ki devenin bilekçesine bağlayıp ʹuryân ise bir ucunu beline ve pâlânlı ise pâlânına bend ederler.
اَلْهِجَارُ [el-hicâr] (hâ’nın kesriyle) Şol iptir ki bir ucun devenin ayağının hurdesine bağlayıp bir ucun beline bağlayalar eger deve ʹuryân ise ve eger pâlânla ise pâlân ağacına bağlarlar; tekûlu minhu: هَجَرْتُ الْبَعِيرَ أَهْجُرُهُ هَجْرًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ Ve
هِجَارٌ [hicâr] Yay kirişine dahi derler, zih-i kemân maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı