اَلْوَكَلُ [el-vekel] (fethateynle) ve
اَلْوُكَلَةُ [el-vukelet] (هُمَزَةٌ [humezet] vezninde) ve
اَلتُّكَلَةُ [et-tukelet] (kezâlik هُمَزَةٌ [humezet] vezninde ki tâ΄ vâv’dan mübeddeldir) ve
اَلْمُوَاكِلُ [el-muvâkil] (مُسَافِرٌ [musâfir] vezninde) Şol adama denir ki kendi umûr ve mesâlihinde benim gibi ʹâciz olmakla dâ΄imâ gayra sifâriş ve tefvîz eder ola; yukâlu: رَجُلٌ وَكَلٌ وَوُكَلَةٌ وَتُكَلَةٌ وَمُوَاكِلٌ أَيْ عَاجِزٌ يَعْنِي يَكِلُ أَمْرَهُ إِلَى غَيْرِهِ
اَلْوَكْلُ [el-vekl] (أَكْلٌ [ekl] vezninde) Her husûsta Hazret-i Ḣudâ-yı müteʹâle iʹtimâd ve inkıyâd eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: وَكَلَ بِاللهِ وَكْلًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا اسْتَسْلَمَ إِلَيْهِ Ve
وَكْلٌ [vekl] ve
وُكُولٌ [vukûl] (وُصُولٌ [vuṡûl] vezninde) Bir işi bi’l-külliyye bir adama sipâriş edip ısmarlamak maʹnâsınadır; yukâlu: وَكَلَ إِلَيْهِ الْأَمْرَ وَكْلًا وَوُكُولًا إِذَا سَلَّمَهُ وَتَرَكَهُ Ve dâbbe yürümekten bıkıp süst ve fâtir olmak maʹnâsınadır, yukâlu: وَكَلَتِ الدَّابَّةُ إِذَا فَتَرَتْ فِي السَّيْرِ
اَلْوَكَلُ [el-vekel] (fethateynle) Şol kimsedir ki kendi emrinde ʹâciz olmağın maslahatın gayra ısmarlaya.
اَلْوَكْلُ [el-vekl] (vâv’ın fethi vekâf’ın sükûnuyla) Ismarlamak.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı