اَلْوَقُورُ [el-veḵûr] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) ve
اَلْوَقُرُ [el-veḵur] (عَضُدٌ [ʹaḋud] vezninde) Vasflardır, sâhib-i vakâr u temkîn olan adama denir. Mü΄ennesinde dahi وَقُورٌ [veḵûr] denir; yukâlu: رَجُلٌ وَقُورٌ وَوَقُرٌ وَامْرَأَةٌ وَقُورٌ
اَلْوَقُورُ [el-veḵûr] (vâv’ın fethi ve ḵâf’ın zammı ve meddiyle) Sengîn ve halîm olan kimse; kâlallâhu taʹâlâ: “وَقِرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ” (الأحزاب 33) Yaʹnî siz evlerinizde sükûn ve vakâr üzere olun. Ve baʹzılar ﴿وَقَرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ﴾ kırâ΄at ettiler ḵâf’ın fethiyle, bu takdîrce قَرَارٌ [ḵarâr]dan olur ki aslı إِقْرَرْنَ dir, râ-i ûlâ tahfîf için hazf olunup fethası ḵâf’a verildikte hemzenin mâ-baʹdı müteharrik olup hemzeden istignâ hâsıl olmağın iskât olundu. Ve kesrle kırâ΄at edenin dahi kırâ΄ati إِقْرَرْنَ den olduğuna binâ΄en olmak dahi muhtemeldir, nitekim: ﴿فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ﴾ (الواقعة 65) âyetinde żâ’nın fethiyle ve kesriyle kırâ΄at olunmuştur. Ve bu şâzz olan tahfîflerdendir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı