اَلْجَارُودُ [el-cârûd] (فَاعُولٌ [fâʹûl] vezninde ki ebniye-i mübâlagadandır) Be-gâyet kurak seneye ıtlâk olunur ki her yeri nebât eserinden mücerred ede; yukâlu: سَنَةٌ جَارُودٌ أَيْ مُقْحِطَةٌ يَعْنِي تُجَرِّدُ النَّبَاتَ Ve uğursuz şûm-kadem kimseye ıtlâk olunur ki uğradığı yeri hayrdan hâlî eder ola; yukâlu: رَجُلٌ جَارُودٌ أَيْ مَشْؤُومٌ يَعْنِي مُجَرَّدُ الْخَيْرِ بِشُؤْمِهِ Ve
جَارُودٌ [Cârûd] Ashâbdan Bişr b. ʹAmr el-ʹAbdî lakabıdır. جُرْدٌ [curd] marazına uğramış develerini alıp dayılarına firâr eylemekle maraz-ı mezbûr dayılarının develerine sirâyetle cümlesi helâk olmağın جَارُودٌ [Cârûd] ile telkîb eylediler. Ve
جُرْدٌ [curd] (cîm’in zammıyla) Bir marazdır ki develerin tüylerini ve derilerini kavlayıp kıpkızıl eti zâhir olur ve ekserî helâk olur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı