اَلسُّفَالَةُ [es-sufâlet] (ثُمَامَةٌ [šamp;umâmet] vezninde) عُلَاوَةٌ [ʹulâvet] mukâbilidir. Ve عُلَاوَةٌ [ʹulâvet] yel estiği yere denir ki orada yel çehreye dokunur, pes سُفَالَةٌ [sufâlet] onun mukâbilidir ki onda yel çehreye dokunmaz; yukâlu: قَعَدَ فِي سُفَالَةِ الرِّيحِ وَهِيَ ضِدُّ عُلَاوَتِهَا أَيْ حَيْثُ تَهُبُّ Ve her şey΄in aşağısına denir; yukâlu: سُفَالَةُ الشَّيْءِ أَيْ أَسْفَلُهُ Ve
سُفَالَةُ [Sufâlet] Hind ülkesinde bir belde adıdır.
اَلسِّفْلُ [es-sifl] (sîn’in kesri ve fâ’nın sükûnuyla) ve
اَلسُّفُولُ [es-sufûl] (zammeteynle) ve
اَلسَّفَالُ [es-sefâl] (sîn’in fethiyle) ve
اَلسُّفَالَةُ [es-sufâlet] (sîn’in zammı ile) Cümle bir maʹnâyadır ki bir nesnenin aşağısı demektir, nitekim اَلْعِلْوُ [el-ʹilv] ve اَلْعُلُوُّ [el-ʹuluvv] zammeteynle ve اَلْعَلَاءُ [el-ʹalâ΄]ʹayn’ın fethiyle ve اَلْعُلَاوَةُ [el-ʹulâvet] zammıyla bir nesnenin yukarısıdır. Ve
سُفَالَةٌ [sufâlet] Mehebb-i rîhin mukâbiline dahi derler; yukâlu: قَعَدْتُ بِسُفَالَةِ الرِّيحِ وَعُلَاوَتِهَا Ve عُلَاوَةٌ [ʹulâvet] Yel estiği yer. Ve سُفَالَةٌ [sufâlet] onun mukâbilidir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı