اَلسَّمِيعُ [es-semîʹ] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) مُسْمِعٌ [musmiʹ] maʹnâsına olur ki fâʹildir, işittirici demektir; yukâlu: رَجُلٌ سَمِيعٌ أَيْ مُسْمِعٌ Ve سَامِعٌ [sâmiʹ] maʹnâsına mübâlagadır. Hazret-i Hak celle ve ʹalâ teşbîh ve tekeyyüf ve tahdîdden münezzeh olarak cümle-i asvât u kelimâtı سَمِيعٌ [semîʹ]dir. Ve
سَمِيعٌ [semîʹ] Şol arslana ıtlâk olunur ki ıraktan hiss ve hareketi işitir ola.
سَمْعُونُ [Semʹûn] ve
سَمَاعَةُ [Semâʹat] (sîn’lerin fethiyle) ve
سِمْعَانُ [Simʹân] (sîn’in kesriyle) ve
سُمَيْعٌ [Sumeyʹ] (زُبَيْرٌ [zubeyr] vezninde) Esmâ-i ricâldendir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı