seml ~ سَمْلٌ

Vankulu Lugatı - سمل maddesi

اَلسَّمْلُ [es-seml] (sîn’in fethi ve mîm’in sükûnuyla) Kızmış demirle gözin çıkarmak; yukâlu: سُمِلَتْ عَيْنُهُ تُسْمَلُ إِذَا فُقِئَتْ بِحَدِيدَةٍ مُحْمَاةٍ Bir aʹrâbî eyitti: Bizim ceddimiz bir kimsenin gözin çıkardığı için bize Benî Semmâl derler. Bu takrîrden şöyle fehm olunur ki سَمْلٌ [seml] mutlakan göz çıkarmağa ıtlâk oluna. Ve

سَمْلٌ [seml] Bir cemâʹatin mâ-beynin ıslâh etmeğe dahi derler; tekûlu: سَمَلْتُ بَيْنَ الْقَوْمِ سَمْلًا إِذَا أَصْلَحْتَ بَيْنَهُمْ Ve

سَمْلٌ [seml] Havuzu arıtmağa dahi derler; tekûlu: سَمَلْتُ الْحَوْضَ إِذَا نَقَّيْتَهُ مِنَ الْحَمْأَةِ وَالطِّينِ Ve حَمْأَةٌ [ḩam΄et] ḩâ΄-i mühmele ile karabalçığa derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı