sevret ~ سَوْرَةٌ

Kamus-ı Muhit - سورة maddesi

اَلسُّورَةُ [es-sûret] (sîn’in zammıyla) Derece ve menziletine ıtlâk olunur; yukâlu: لَهُ سُورَةٌ عَلَيْكَ أَيْ مَنْزِلَةٌ Ve سُورَةُ الْقُرْآنِ [sûretu’l-Ḵur΄ân] maʹlûmdur, maʹnâ-yı mezbûrdan me΄hûzdur, zîrâ her biri âherden maktûʹa menziletün baʹde-menziletindir. Ve

سُورَةٌ [sûret] Şeref ve şân maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: صَاحِبُ سُورَةٍ أَيْ شَرَفٍ Ve tarh-ı hasen üzere bünyâd olmuş binâ-i refîʹe ıtlâk olunur. Mü΄ellifin مَا طَالَ مِنَ الْبِنَاءِ kavli مَا طَالَ إِلَى جَانِبِ السَّمَاءِ demektir. Ve

سُورَةٌ [sûret] Nişân ve ʹalâmete denir. Ve duvarın yapısının ʹurûkundan yaʹnî her korundan ve sırasından bir kora ve bir sıraya ıtlâk olunur. Cemʹ-i cinsi سُورٌ [sûr]dur ve cemʹ-i sîgı سُوَرٌ [suver]dir, غُرَفٌ [ġuref] vezninde.

اَلسَّوْرَةُ [es-sevret] (sîn’in fethi ve vâv’ın sükûnuyla) ve

اَلسُّوَارُ [es-suvâr] (sîn’in zammıyla) Şarâb ve sirke makûlesinin tîzliğine ve yavuzluğuna denir ki başa sıçrayıp yakıp yandırması hâletinden ʹibârettir; tekûlu: أَخَذَتْنِي سَوْرَةُ الْخَمْرِ وَالْخَلِّ وَسُوَارُهَا أَيْ حِدَّتُهُ Mü΄ellifin Baṡâ΄ir’de beyânına göre سَوْرٌ [sevr] ve سَوْرَةٌ [sevret] yükseğe sıçramak maʹnâsına olup baʹdehu hiddet ve şiddet maʹnâsına istiʹmâl olundu, سَوْرَةُ الْخَمْرِ [sevretu’l-ḣamr] ve سَوْرَةُ الْخَلِّ [sevretu’l-ḣall] gibi. İntehâ. Ve

سَوْرَةُ الْمَجْدِ [sevretu’l-mecd] ʹİzz ve mecd ve şerefin eser ve irtifâʹından ʹibârettir; yukâlu: لَهُ سَوْرَةٌ فِي الْمَجْدِ أَيْ أَثَرٌ وَعَلاَمَةٌ وَارْتِفَاعٌ فِيهِ Ve

سَوْرَةُ الْبَرْدِ [sevretu’l-berd] Soğuğun şiddetinden ʹibârettir; yukâlu: اَلْيَوْمَ لِلْبَرْدِ سَوْرَةٌ أَيْ شِدَّةٌ Ve

سَوْرَةُ السُّلْطَانِ [sevretu’s-sulṯân] Pâdişâhların kahr ve batş ve iʹtidâ΄ ve satvetinden ʹibârettir; yukâlu: إِشْتَدَّتْ عَلَيْهِمْ سَوْرَةُ السُّلْطَانِ أَيْ سَطْوَتُهُ وَاعْتِدَاؤُهُ Bu mahallerde سَوْرَةُ [sevret] kelimesi ismdir. Ve

سَوْرَةُ [Sevret] Bir mevziʹ adıdır. Ve esâmî-i ricâldendir: Sâhibü’s-Sunen Ebû ʹÎsâ Muḩammed et-Tirmižî el-Bûġî eḋ-Ḋarîr’in ceddi ismidir. Ve Sevre b. el-Ḩakem el-Ḵâḋî aʹlâm-ı muhaddisîndendir ki ʹAbbâs ed-Dûrî kendisinden ahz-ı hadîs eylemiştir.

Vankulu Lugatı - سورة maddesi

اَلسَّوَّارُ [es-sevvâr] (sîn’in fethi ve vâv’ın teşdîdiyle) Sıçrayıcı ve kavga edici kimse. Ve şarâbın سَوْرَةٌ [sevret]i başa sıçramasıdır Ve ʹakreb zahmının acısı başa çıkmasıdır. Bu makâmda sâhib-i Ṡurâḩ Cevherî’nin سَوْرَةُ الْحُمَةِ dediğin hummâdan sanıp “tîzî-i teb” ile tefsîr etmiştir hâlâ ki حُمَةٌ [ḩumet] ḩâ’nın zammı ve mîm’in tahfîfiyle zehr-i ʹakreb maʹnâsınadır. Ve

سَوْرَةٌ [sevret] Pâdişâhın kahrına ve galebesine dahi derler.



Kamus Muhit ve Vankulu Ara

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı