سُوقُ الْحَرْبِ [sûḵu’l-ḩarb] Uğraş yerinin maʹreke-gâhına ıtlâk olunur; tekûlu: رَأَيْتُهُ يَكُرُّ فِي سُوقِ الْحَرْبِ أَيْ فِي حَوْمَةِ الْقِتَالِ
اَلسُّوقُ [es-sûḵ] (sîn’in zammı ve meddiyle) Bâzâr, çârşû maʹnâsına; tezkîri ve te΄nîsi câ΄izdir. Ve
سُوقُ الْحَرْبِ [sûḵu’l-ḩarb] Uğraş yerine derler. Ve
سُوقٌ [sûḵ] سَاقٌ [sâḵ]ın dahi cemʹi gelir, incikler maʹnâsına; أَسَدٌ [esed]le أُسْدٌ [usd] gibi, nitekim mürûr etti. Ve
سُوقٌ [sûḵ] سُوقَةٌ [sûḵat]ın dahi cemʹi gelir, nökerler maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı