اَلطَّلْسُ [eṯ-ṯals] (ṯâ’nın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Sahîfeden yazıyı silip mahv ve nâ-bedîd eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: طَلَسَ الْكِتَابَ طَلْسًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا مَحَاهُ Ve
طَلْسٌ [ṯals] Taylasân-ı esvede denir ki hâstır, ke-mâ se-yuzkeru. Ve bir nesneyi fi’l-hâl karşısına getirmek maʹnâsınadır; yukâlu: طَلَسَ بِالشَّيْءِ عَلَى وَجْهِهِ إِذَا جَاءَ بِهِ Ve sonradan aʹmâ olmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَلَسَ بَصَرُهُ إِذَا ذَهَبَ Ve yellenmek maʹnâsınadır; yukâlu: طَلَسَ بِهَا أَيِ بِالْمَرْأَةِ إِذَا حَبَقَ بِهَا ʹArablar firâş-ı vâhid iʹtibârıyla dâ΄imâ zartaya nisvânı hedef ederler. Ve zindâna ilkâ olunmak maʹnâsınadır; yukâlu: طُلِسَ بِهِ فِي السِّجْنِ عَلَى بِنَاءِ الْمَجْهُولِ إِذَا رُمِيَ بِهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı