اَلطُّغْيَانُ [eṯ-ṯuġyân] (ṯâ’nın zammı ve ġayn’ın sükûnuyla) Bir nesne haddinden tecâvüz etmek; yukâlu: طَغَا يَطْغَى مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ وَيَطْغُو مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا جَاوَزَ الْحَدَّ وَيُقَالُ طَغِيَ يَطْغَى مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ مِثْلُهُ Ve
طُغْيَانٌ [ṯuġyân] Deryânın mevc vurmasına dahi derler; yukâlu: طَغَا الْبَحْرُ إِذَا هَاجَتْ أَمْوَاجُهُ Ve kan galebe etmeğe dahi derler; yukâlu: طَغَا الدَّمُ إِذَا تَبَيَّغَ Ve تَبَيَّغَ [tebeyyeġa] ġayn-ı muʹceme ile kan galebe etmek maʹnâsınadır. Ve sel ziyâde gelmeğe dahi derler; yukâlu: طَغَا السَّيْلُ إِذَا جَاءَ بِمَاءٍ كَثِيرٍ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı