اَلْقَزُّ [el-ḵazz] (ḵâf’ın fethi ve zâ-yı muʹcemenin sükûnuyla) Sıçramak, ʹalâ-kavlin sıçramak için devşirilip tortop olmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَزَّ الرَّجُلُ قَزًّا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا وَثَبَ أَوِ انْقَبَضَ لِلْوَثْبِ Ve
قَزٌّ [ḵazz] İpeğe denir, إِبْرِيسَم [ibrîsem] maʹnâsına, lâkin müteʹâref olan hâm ipek olmaktır ki kej-i Fârisî muʹarrebidir. Ve
قَزٌّ [ḵazz] Nefs bir nesneyi kabûl eylemeyip ondan iğrenmek maʹnâsınadır; tekûlu: قَزَّتْ نَفْسِي عَنْهُ أَيْ أَبَتْهُ وَعَافَتْهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı