اَلْإِسْتِقْرَاءُ [el-istiḵrâ΄] (hemzenin ve tâ’nın kesriyle) Bi-maʹnâhu kezâlik; tekûlu: قَرَوْتُ الْبِلَادَ قَرْوًا وَقَرَيْتُهَا وَأَقْرَيْتُهَا وَاسْتَقْرَيْتُهَا إِذَا تَتَبَّعْتَهَا تُخْرَجُ مِنْ أَرْضٍ إِلَى أَرْضٍ Ve
قَرْيٌ [ḵary] Suyu havuzda cemʹ etmeğe dahi derler; tekûlu: قَرَيْتُ الْمَاءَ فِي الْحَوْضِ إِذَا جَمَعْتَ Ve
قَرْيٌ [ḵary] Davar ağzında otu cemʹ etmeğe dahi derler; yukâlu: اَلْبَعِيرُ يَقْرِي الْعَلَفَ فِي شِدْقِهِ اَيْ يَجْمَعُهُ Ve شِدْقٌ [şidḵ] ağızın bir cânibine derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı