اَلْهَادِي [el-hâdî] Hidâyet edici ki zikr olundu. Ve sâ΄irden ileri ve mütekaddim olana ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ هَادٍ أَيْ مُتَقَدِّمٌ Ve boyuna ıtlâk olunur; aʹzâ΄-i sâ΄ireden mütekaddem olduğu için;cemʹi هَوَادِي [hevâdî] gelir.Ve
هَوَادِي اللَّيْلِ [hevâdi’l-leyl] Gecenin evâ΄iline ıtlâk olunur; yukâlu: يَنَامُ فِي هَوَادِي اللَّيْلِ أَيْ أَوَائِلِهِ Ve
هَوَادِي الْإِبِلِ [hevâdi’l-ibil] Deve sürüsünün önlerinde olup ibtidâ zuhûr eden develerden ʹibârettir. Ve
هَادِي [hâdî] Ok ve mızrak temrenine denir; yukâlu: أَصَابَهُ هَادِي السَّهْمِ أَيْ نَصْلُهُ Ve harmana koşulan öküzlerin en içinde deverân eden öküze denir, niteki رَاكِسٌ [râkis] dahi derler. Ve arslana denir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı