اَلْهَوْلُ [el-hevl] (قَوْلٌ [ḵavl] vezninde) Bir adamı belinlendirip korkutmak maʹnâsınadır: yukâlu: هَالَهُ يَهُولُهُ هَوْلًا إِذَا أَفْزَعَهُ Ve
هَوْلٌ [hevl] Şol korkunç nesnenin korkusuna denir ki ondan ne gûne hâlet hâdis olacağı nâ-maʹlûm olmakla o taraftan dâ΄imâ endîşe-nâk olunur, هَوْلٌ [hevl]-i bahr gibi; cemʹi أَهْوَالٌ [ehvâl] ve هُوُولٌ [huvûl] gelir hâ’nın zammıyla; yukâlu: رَكِبَ هَوْلَ اللَّيْلِ وَهَوْلَ الْبَحْرِ وَهُوَ الْمَخَافَةُ مِنَ الْأَمْرِ لَا يُدْرَى مَا هَجَمَ عَلَيْهِ Ve
هَوْلٌ [hevl] Sarhoş kimse ihtilâl-ı dimâg sebebiyle baʹzı suver ve muhayyelât tevehhüm eylemekle ondan belinleyip ürkmek maʹnâsınadır; yukâlu: هِيلَ السَّكْرَانُ يُهَالُ هَوْلًا عَلَى الْمَجْهُولِ إِذَا رَأَى تَهَاوِيلَ فِي سُكْرِهِ فَفَزِعَ مِنْهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı