اَلْإِسْرَاعُ [el-isrâʹ] (hemzenin kesriyle) Sürʹat eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَسْرَعَ فِي السَّيْرِ بِمَعْنَى سَرُعَ Ve bu aslda müteʹaddî idi, gûyâ ki nefsini ʹacele ve sürʹatle sevk etti yâhûd yürümeği sürʹat ettirdi maʹnâsına, çünkü muhâtab ʹindinde maʹlûm olmakla izhârından istignâ ile izmâr olundu; ve minhu’l-hadîs: “فَلْيُسْرِعِ الْمَشْيَ” Ve
إِسْرَاعٌ [isrâʹ] Bir adamın dâbbesi serîʹ olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَسْرَعَ الْقَوْمُ إِذَا كَانَتْ دَوَابُّهُمْ سِرَاعًا
اَلْإِسْرَاعُ [el-isrâʹ] (hemzenin kesriyle) Sürʹat etmek; yukâlu: أَسْرَعَ فِي السَّيْرِ وَهُوَ فِي الْأَصْلِ مُتَعَدٍّ Ve
إِسْرَاعٌ [isrâʹ] Kavmin dâbbesi serîʹ olmağa dahi derler; yukâlu: أَسْرَعَ الْقَوْمُ إِذَا كَانَتْ دَوَابُّهُمْ سِرَاعًا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı