اَلْإِسْعَادُ [el-isʹâd] (hemzenin kesriyle) Bir adamı saʹâdetli kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَسْعَدَهُ اللهُ تَعَالَى فَهُوَ مَسْعُودٌ وَلاَ يُقَالُ مُسْعَدٌ Niteki أَحَبَّ ve أَحَمَّ ve أَجَنَّ sîgalarında مَحْبُوبٌ ve مَحْمُومٌ ve مَجْنُونٌ derler. Ve
إِسْعَادٌ [isʹâd] Meded ve iʹânet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَسْعَدَهُ إِذَا أَعَانَهُ
اَلْإِسْعَادُ [el-isʹâd] (hemzenin kesriyle) Ehl-i saʹâdet kılmak; yukâlu: أَسْعَدَهُ اللهُ فَهُوَ مَسْعُودٌ وَلَا يُقَالُ مُسْعَدٌ كَأَنَّهُمُ اسْتَغْنَوْا عَنْهُ بِمَسْعُودٍ Ve
إِسْعَادٌ [isʹâd] Muʹâvenet etmeğe dahi derler; yukâlu: أَسْعَدَهُ إِذَا أَعَانَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı