اَلْإِعْزَازُ [el-iʹzâz] (hemzenin kesriyle) ʹİzzetlemek; yukâlu: أَعَزَّهُ اللهُ Ve
إِعْزَازٌ [iʹzâz] Nâkanın sütü gelen yerleri dar olmağa da derler; yukâlu: أَعَزَّتِ النَّاقَةُ Ve
إِعْزَازٌ [iʹzâz] Sığıra yük vurmak ʹasîr olmağa da derler; yukâlu: أَعَزَّتِ الْبَقَرَةُ إِذَا عَسُرَ حِمْلُهَا Ve
إِعْزَاٌز [iʹzâz] Berk yerde yürümeğe derler; yukâlu: أَعْزَزْنَا أَيْ وَقَعْنَا فِيهَا وَسِرْنَا Ve
إِعْزَازٌ [iʹzâz] Bir nesneyi ulu görüp gam çekmeğe dahi derler; yukâlu: أَعْزِزْ عَلَيَّ بِمَا أُصِبْتُ بِهِ وَقَدْ أُعْزِزْتُ بِمَا أَصَابَكَ أَيْ عَظُمَ عَلَّيَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı