اَلْإِعْقَاقُ [el-iʹḵâḵ] (hemzenin kesriyle) عُقُوقٌ [ʹuḵûḵ] işlemek; yukâlu: أَعَقَّ فُلَانٌ إِذَا جَاءَ بِالْعُقُوقِ Ve
إِعْقَاقٌ [iʹḵâḵ] At hâmile olmağa dahi derler; yukâlu: أَعَقَّتِ الْفَرَسُ إِذَا حَمَلَتْ Ve
إِعْقَاقٌ [iʹḵâḵ] Acı etmek maʹnâsına da gelir; yukâlu: أَعَقَّهُ اللهُ أَيْ أَمَرَهُ مِثْلُ أَقَعَّهُ Ve
إِعْقَاقٌ [iʹḵâḵ] Ağacın dibinden zevâ΄id şâhlar çıkmağa derler; yukâlu: أَعَقَّتِ النَّخْلَةُ وَالْكَرْمَةُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı