اَلْإِعْصَامُ [el-iʹṡâm] (hemzenin kesriyle) Kırba ağzına bağ etmek yâhûd kırbaya kulp etmek; tekûlu: أَعْصَمْتُ الْقِرْبَةَ إِذَا جَعَلْتَ لَهُ عِصَامًا Ve
إِعْصَامٌ [iʹṡâm] Semere yâhûd eyere bağ etmeğe dahi derler, düşmemek için; tekûlu: أَعْصَمْتُ فُلَانًا إِذَا هَيَّأْتَ لَهُ فِي الرَّحْلِ أَوِ السَّرْجِ مَا يَعْتَصِمُ بِهِ لِئَلَّا يَسْقُطَ Ve
إِعْصَامٌ [iʹṡâm] Bir nesne ile davar üzere muhkem durup davardan düşmemeğe dahi derler; yukâlu: أَعْصَمَ إِذَا تَشَدَّدَ وَاسْتَمْسَكَ بِشَيْءٍ مِنْ أَنْ يَصْرَعَهُ فَرَسُهُ أَوْ رَاحِلَتُهُ Ve
إِعْصَامٌ [iʹṡâm] Bir kimse sâhibine mülâzemet kılmağa dahi derler; yukâlu: أَعْصَمَ الرَّجُلُ بِصَاحِبِهِ إِذَا لَزِمَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı