اَلْحَجَزُ [el-ḩacez] (fethateynle) Pek susuz kalmaktan nâşî içeride bağırsaklar buruşup burtuşmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَجِزَ الرَّجُلُ حَجَزًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا زَنِجَ
اَلْحُِجْزُ [el-ḩicz - el-ḩucz] (hâ’nın kesriyle ve zammıyla) Asl ve bünyâd maʹnâsınadır; yukâlu: هُوَ كَرِيمُ الْحِجْزِ أَيِ الْأَصْلِ Ve ʹaşîret ve tebâr maʹnâsınadır. Ve nâhiye maʹnâsınadır.
اَلْحَجْزُ [el-ḩacz] (ḩâ’nın fethi ve cîm’in sükûnuyla) ve
اَلْحَجِيزُ [el-ḩacîz] (صَرِيرٌ [ṡarîr] vezninde) ve
اَلْحِجِّيزَى [el-ḩiccîzâ] (خِصِّيصَى [ḣiṡṡîṡâ] vezninde) ve
اَلْحِجَازَةُ [el-ḩicâzet] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) Menʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: حَجَزَهُ حَجْزًا وَحَجِيزًا وَحِجِّيزَى وَحِجَازَةً مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا مَنَعَهُ وَكَفَّهُ Ve iki şey΄in aralığını fasl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: حَجَزَ بَيْنَهُمَا إِذَا فَصَلَ Ve deveyi çökürüp ayaklarının tabanları diplerine birden حِجَازٌ [ḩicâz] dedikleri ipi geçirdikten sonra o ipi devenin altından çekip pâlânın iki yanlarına bağlamak maʹnâsınadır; devenin yağırına tîmâr edecek vaktte kımıldamasın diye ederler; yukâlu: حَجَزَ الْبَعِيرَ إِذَا أَنَاخَهُ ثُمَّ شَدَّ حَبْلاً فِي أَصْلِ خُفَّيْهِ جَمِيعًا مِنْ رِجْلَيْهِ ثُمَّ رَفَعَ الْحَبْلَ مِنْ تَحْتَهِ فَشَدَّ عَلَى حِقْوَيْهِ لِيُدَاوِيَ دَبَرَتَهُ
اَلْحَجْزُ [el-ḩacz] (ḩâ’nın fethi ve cîm’in sükûnuyla) Menʹ etmek; yukâlu: حَجَزَهُ حَجْزًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا مَنَعَهُ Ve
حَجْزٌ [ḩacz] Devenin çökerip ayaklarına ip bağlayıp ipin bir ucın beline bağlamaktır; yukâlu: حَجَزْتُ الْبَعِيرَ أَحْجُزُهُ حَجْزًا Ve bunu deveye ʹilâc etmek istediğinde ederler, ayak üzere kalkmasın diye.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı