el-ḩurd ~ اَلْحُرْدُ

Kamus-ı Muhit - الحرد maddesi

اَلْحُرْدُ [el-ḩurd] (ḩâ’nın zammıyla) Pek çabuk uçan bağırtlak kuşlarına denir. Şârihin beyânına göre hasâ΄istendir; yukâlu: قَطًا حُرْدٌ أَيْ سِرَاعٌ

اَلْحِرْدُ [el-ḩird] (ḩâ’nın kesriyle) Devenin kesilmiş hörgücünden bir parçaya denir. Ve deve kısmının dübürüne denir, مَبْعَرُ بَعِيرٍ maʹnâsına ve ona حِرْدَةٌ [ḩirdet] dahi denir hâ’yla. Ve

حِرْدٌ [ḩird] Kurutulup salamura olan balığa denir.

اَلْحَرَدُ [el-ḩared] (fethateynle) Bir ʹillettir ki devenin ayaklarına yâhûd ellerine ʹârız olur, yürürken ayaklarını yâ ellerini silkip yere vurarak gider, ʹalâ-kavlin ellerinin bağ yerinde olan sinirine yübûset gelmekle zaʹîf olduğundan istediği yere basamayıp habt eder. Ve

حَرَدٌ [ḩared] Zırhlı adama eğninde olan zırh sıklet verip basmakla inbisât üzere yürümeğe kâdir olmayıp baskın yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: حَرِدَ الرَّجُلُ حَرَدًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا ثَقُلَ الدِّرْعُ عَلَيْهِ فَلَمْ يَقْدِرْ عَلَى الْإِنْبِسَاطِ فِي الْمَشْيِ Ve kirişin baʹzı katları baʹzından uzun olmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَرِدَ الْوَتَرُ إِذَا كَانَ بَعْضُ قُوَاهُ أَطْوَلَ مِنْ بَعْضٍ

اَلْحَرْدُ [el-ḩard] (فَرْدٌ [ferd] vezninde) ve

اَلْحَارِدُ [el-ḩârid] ve

اَلْحَرِدُ [el-ḩarid] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve

اَلْحَرِيدُ [el-ḩarîd] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) ve

اَلْمُتَحَرِّدُ [el-muteḩarrid] (مُتَجَرِّدٌ [mutecerrid] vezninde) Nâstan kenâr-gîr olan adama denir; yukâlu: رَجُلٌ حَرْدٌ وَحَرِدٌ وَحَرِيدٌ وَمُتَحَرِّدٌ أَيْ مُعْتَزِلٌ عَنِ النَّاسِ وَمُتَنَحٍّ وَيُقَالُ حَيٌّ حَرِيدٌ أَيْ مُنْفَرِدٌ إِمَّا لِعِزَّتِهِ أَوْ لِقِلَّتِهِ Yaʹnî şol cemâʹattir ki ʹizzet ve menâʹatlerinden yâhûd kılletlerinden nâşî kabîle-i dîgere karışmayıp başkaca konup göçer ola. Ve حَرِيدٌ [ḩarîd]in cemʹi حِرَادٌ [ḩirâd] gelir ve حُرَدَاءُ [ḩuredâ΄] gelir, كِرَامٌ [kirâm] ve كُرَمَاءُ [kuremâ΄] gibi. Ve

حَرِدٌ [ḩarid] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve

حَارِدٌ [ḩârid] Hışm-nâk adama denir. Ve

حَرِدٌ [Ḩarid] Esmâdandır: Ziyâd b. el-Ḩarid, ʹAmr b. el-ʹÂṡ mevâlîsindendir. Ve

حَرِدٌ [ḩarid] Şol kirişe denir ki baʹzı katları baʹzından uzun ola; yukâlu: وَتَرٌ حَرِدٌ إِذَا كَانَ بَعْضُ قُوَاهُ أَطْوَلَ مِنْ بَعْضٍ

اَلْحَرْدُ [el-ḩard] (ḩâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Kasd ve âhenk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: حَرَدَهُ حَرْدًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا قَصَدَهُ Ve menʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: حَرَدَهُ إِذَا مَنَعَهُ Ve delmek maʹnâsınadır; yukâlu: حَرَدَ الْخَشَبَ إِذَا ثَقَبَهُ Ve

حَرْدٌ [ḩard] Vasf olur, حَارِدٌ [ḩârid] ve حَرِيدٌ [ḩarîd] gibi, ke-mâ se-yuzkeru. Ve

حَرْدٌ [ḩard] Darılmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَرَدَ عَلَيْهِ وَحَرِدَ حَرْدًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالرَّابِعِ إِذَا غَضِبَ

Vankulu Lugatı - الحرد maddesi

اَلْحِرْدُ [el-ḣird] (ḣâ’nın kesri ve râ’nın sükûnuyla) Deve dübürü, مَبْعَرُ إِبِلٍ maʹnâsına.

اَلْحَرَدُ [el-ḩared] (fethateynle) Gazab maʹnâsına; yukâlu: حَرِدَ يَحْرَدُ حَرَدًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve sükûn-ı râ dahi câ΄izdir, ammâ حَرِدَ الْبَعِير حَرَدًا fethateynle derler, gayrı câ΄iz değildir. Ve

حَرَدٌ [ḩared] Devenin bağ yerinde olan siniri gevşeyip salınmaktır. Ve bu gâh li-ʹârizin olur ve gâh halkî olur.

اَلْحَرْدُ [el-ḩard] (ḩâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Kasd etmek; yukâlu: حَرَدَ يَحْرِدُ حَرْدًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا قَصَدَ ve tekûlu: حَرَدْتُ حَرْدَكَ أَيْ قَصَدْتُ قَصْدَكَ Kâlallâhu taʹâlâ: ﴿وَغَدَوْا عَلَى حَرْدٍ قَادِرِينَ﴾ (القلم 25) أَيْ عَلَى قَصْدٍ وَقِيلَ عَلَى منه مِنْ قَوْلِهِمْ حَارَدَتِ الْإِبِلُ حِرَادًا إِذَا قَلَّتْ أَلْبَانُهَا Ve

حَرْدٌ [ḩard] Gazab maʹnâsına da gelir; yukâlu: هُوَ مَمْلُوءٌ مِنْ غَضَبٍ وَحَرْدٍ Ve

الْحِرَادُ [el-ḩirâd] (ḩâ’nın kesriyle) Kıllet-i leben, nitekim el-ân mürûr etti. Ve yılın yağmuru az olmağa dahi derler; yukâlu: حَارَدَتِ السَّنَةُ إِذَا قَلَّ مَطَرُهَا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı